Şenbağlar Makale
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
Önceki Sonraki

Alevilik Nedir ?

Alevilik Nedir ?

Allah, Muhammed, Ali kutsallığını kalbinde taşıyan , Hz.Ali’nin adaletinden ayrılmayan temelinde insan sevgisi bulunan her dine , mezhebe ser inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan, dil, din, ırk, renk , farkı gözetmeyen eline diline sahip olma ilkelerini şart koşan, gelmek isteyen, inançlı insanları çatısı altına alarak manevi susuzluklarını gideren, insanları yaşadıkları toplumda kendi istekler...

Devamını oku

Alevilik Öğretisi

Alevilik Öğretisi

Alevilik nedir? En çok sorulan sorulardan biri yıllardır. Doksanlı yılların başından beri, televizyon programlarında, gazetelerde, yapılan söyleşilerde, yazılan kitaplarda binlerce defa tartışıldı, yazıldı. Nasıl bir olaydır ki bir yere oturtulamadı. Ne şudur denebildi nede değildir denebildi. Yılların asimilasyonu, yılların korkusu, yılların devlet baskısı bir türlü doğruyu söyletemedi. Herkes bi...

Devamını oku

Alevilikte Cenaze

Alevilikte Cenaze

Alevi inancında ölüm yoktur, çünkü can ölmez ölen tendir. O can için Hakka yürüdü yada don değiştirdi denir. Hakka yürüyen can Hakktan gelmiş tekrar Hakka dönmüştür. Hakkla bir olmuştur. Hakkla bir olma, insanın var olan dünyaya gelip giderek Kamil İnsan olana kadar süren devirdir. Alevi inancında ışıkla başlayan varoluş dünyada tüm nesnelerin oluşumuyla insanda birleşir. Ne varsa alemde o vardır...

Devamını oku

Bektaşilik nedir?

Bektaşilik nedir?

Alevilik ve Bektaşilik tarihsel süreç içerisinde temel felsefesi aynıolan, fakat çeşitli adlar altında Anadolu'ya taşınmış ve kurumlaşmasını 1200’lü yıllarda Hünkar Bektaş Veli (HBV) ilesağlamış, daha sonra da yol önderleri tarafından geliştirilen, kendine özgü sentezi bir inançtır.Alevi-Bektaşiliğin kökenleri, Anadolu'nun antik çağ, eski yunan doğa filozofları, Hitit ve Mezopotamya inançları, esk...

Devamını oku

Cem

Cem

ALEVİ İNANCINDA CEM Cem, sözcük anlamı olarak toplanma, birleşme, birlik olma, bir araya gelme demektir. Cem alevi inancında ibadet için bir araya gelme anlamında kullanılır. İbadetin yapıldığı yere de cem evi denir. Alevi inancı cemsiz düşünülemez. Bir Alevinin doğumundan ölümüne tüm yaşamı cem ile bağlantılıdır. Cem Alevi insanının yola girdiği, müsahib tuttuğu, erkan gördüğü, görüldüğü/soruld...

Devamını oku

Cem Evleri Sayısı

Cem Evleri Sayısı

TBMM'de cemevi açılması mücadelesini sürdüren CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Bilgi Edinme Yasası kapsamında Türkiye'deki cemevleri sayısal profilini ortaya çıkardı. İSTANBUL'DA 64 CEMEVİ VAR3 bin 113 caminin bulunduğu İstanbul'da cemevi sayısı 64. Tunceli'de cem evi sayısı 8. İki adet cemevi inşaatı sürüyor. Tekirdağ'da da üçüncü bir cemevi için inşaatı yapılıyor. 81 İLİN 31'İNDE CEMEVİ ...

Devamını oku

Eline, Beline, Diline Sahip Ol

Eline, Beline, Diline Sahip Ol

Herhalde dünyada anlamı bu kadar derin ve kapsamlı olan ama aynı zamanda sadece üç sözcük olan başka bir kavram yoktur. Bazılarının onlarca kitaba, yüz binlerce sözcüğe sığdıramadığını Alevi önderi Hacı Bektaş Veli üç sözcükle anlatmış. ELİNE, BELİNE, DİLİNE SAHİP OL. İnsanın bu üç organı toplumu ve insanı geliştirdiği, özgürleştirdiği gibi aynı zamanda insanı ve toplumu düşkünleştirir, yozlaştır...

Devamını oku

Gülbenkler

Gülbenkler

GÜLBENK:Farsçadan dilimize geçmiştir. Gül ve Benk sözcüklerinin birleşiminden meydana gelmiştir. Gül gibi sözler dizisi anlamındadır. Alevi Bektaşi yolunda yemeklerden önce, sonra, yatmadan önce, sabah kalktıktan sonra, Perşembe akşamları yapılan sohbet toplantılarında ve genelde Cem ayinlerinin açılışı,kapanışı ve yürütülmesi sırasında dedenin yada dedebabanın yaptığı dualara gülbenk denir. Gülbe...

Devamını oku

Kızılbaş Nedir ?

Kızılbaş Nedir ?

Öncelikle kızılbaşlığın tanımıyla başlayıp ne anlama geldiğini ifade edelim.Kızılbaşlık; Allah, Resulü, Ehlibeytin, Oniki imamlar, Evliyaların uğrunda ölmek var dönmek yok şiarıyla başına kırmızı sarık sararak ilan eden kişidir.Pir sultan AbdalımGidi yezit bize Kızılbaş demişMeğer Şah-ı sevmiş dese yoludurYetmiş iki millet sevmez Şah-ıBiz severiz Şah-ı Merdan Âlidir Kırkımızda bir katara dizildik...

Devamını oku

Neden Amin Denilmez

Neden Amin Denilmez

Cemlerde canlar cem olurken Vahdet ( Birlik ) alemini simgeleyerek ,vecd icinde kendilerini Tanri sevgisine verir Allah Allah derler. Allah Allah ,tanriya olan sevginin isareti ,belirtilmesidir.Vahdet-i Vücut anlayisinda Tanri-Evren-Insan sevgisini ifade ederek Allah Allah diye dualar ,Gülbanklarla eslik edilir.Cünkü Aleviler Allahi severler,korkmazlar.insanida tanrinin yeryüzünde yansimasi olarak...

Devamını oku

Neden Camiye Gidilmez ?

Neden Camiye Gidilmez ?

KUR'ANDA CAMİ VE MESCİT Camiler ve mescitler hakkında yürüttüğümüz mütalaları yanlız zamanımızın düşünce sitemine istinat ettirmiyoruz.Bu meselenin kökü çok derindedir.Ta İslamiyetin zuhrunun ilk yıllarında bile cami ve mescit meselesi vardı.Şimdi Kur'an ve tarih yollarına baş vurarak Hz. Muhammet tarafından İslam mescitlerinin nasıl yıkıldığını isbat edelim Allahu Taala Resulullaha ayet vehyedere...

Devamını oku

Semah

Semah

Semah Alevi Ayin-I Cemlerinin ana ritüellerinden biridir. Oniki hizmet içinde bir hizmettir. Genellikle Anadoluda Semah, Zamah, Çark-I Pervaz diye adlandırılır. Kelime anlamı olarak sema kökünden gelir, gökyüzü, uzay demektir.Alevi inancında yaradılışın bir ışıktan fışkırdığı, ondan yıldızların, gezegenlerin oluştuğu bunların içinde dünyanın ve insanın meydana geldiği Kabul edilir. Alevi Ayin-I Ce...

Devamını oku

Temel İlkeler

Temel İlkeler

Özgürlük ilkesi: Öğretisinde insanı kutsal varlık olarak kabul eden Alevi örgütlenmesi; kişi özgürlüğünün, inanç ve düşünce özgürlüğünün en aktif savunucusudur.Eşitlik ilkesi: Alevi örgütlenmesi yaşamın her alanında, gelirlerin paylaşımından öğrenime kadar, bireyin eşitliğini savunur. Hiçbir kimseye , hiçbir kuruma, hiçbir ulusa ya da inanca bu eşitliği bozucu ayrıcalıklar tanınmaz.Demokrasi ilkes...

Devamını oku

Yol Önderleri

Yol Önderleri

Alevi önderlerine geçmeden önce ÖNDER ve ÖNDERLİK ne demektir, bu sorunun yanıtı açıklamak gerektiğine inanıyorum. "Önder bir ilki başlatandır ve onu baştan yaratan ve halk üzerinde etki bırakan, doğuştan gelen asalet ve yönetim kabiliyetiyle kendini gösteren kişiliktir." Ya da "İnsanları bir amaç peşinde birleştirebilen kişi olarak da tanımlanabilir." Başka bir tanımlama ile önder; "Başkalarını e...

Devamını oku
Rate this item
(1 Vote)

Mahsun-i Şerif

Oniki İmam Dergahı'nda önüm var
Gece gündüz sohbetim var demim var
Çok günahım varsa neden gamım var
Ali gibi Şahı Merdan a düştüm

Asıl adı Şerif Çırık olan Mahzuni Şerif, 1943 yılında Kahramanmaraş'ın şimdilerde Afşin, o yıllarda ise Elbistan'a bağlı Berçenek Köyünde doğmuştur. Ozanlık geleneğinin güçlü olduğu Elbistan, Alevi inancının en saygın de delerinin ve erenlerinin yetiştiği bir bölgedir. Dedeleri, Tunceli'nin Hozat ilçesine bağlı Bargeni köyünden çıkmış Anadolu'nun netameli günlerinde ora ya savrularak gelip Elbistan ovasını mekan tutmuşlardır. Bargeni, Alevi ocaklarından mürşit ocağı olarak kabul gören Ağuiçen ocağının merkezidir.

Kalender Çelebi ayaklanması sırasında Anadolu'nun çeşitli bölgelerin den sökün eden Alevi Türkmenler, Nurhak Dağları'na sığınmış, ancak Osmanlının bu ayaklanmayı kanlı bir şekilde bastırmasından sonra çevre yörelere dağılmışlardır. Bu nedenle Elbistan Ovası'nda farklı bölgelerden gelmiş, farklı ocaklara mensup Alevi Türkmenler bugün de yaşamaktadır. Birçoğu baskılar nedeniyle Sünnileşmiş olsa da gerek aşiret adları gerekse yerleştikleri bu bölgelere verdikleri adlar, şecerelerini ortaya koyuyor.

Mahzuni Şerif'in büyük dedesi Seyyid Mehmet'in türbesinin bulunduğu Hasan Köyü de 1800'lü yılların ortasın da Sünniliği seçmiştir. Seyyid Mehmed'in ölümünden sonra aile iki kola ayrılmış. Bir kol, Berçenek'e yerleşerek Alevi inancını sürdürmüş, diğer kol ise Hasanköy'de kalarak Sünni inancı benimsemiştir.

Okul çağı geldiğinde köyü Berçenek'te ilkokul olmadığı için Elbistan'ın Alembey Köyü'nde bulunan Lütfü Efen di Medresesi'nde Kur'an kurslarına giden Mahzuni Şerif, böylece eski yazıyı da öğrenmiş, ilköğrenimini ancak 1956 yılında köyüne ilkokul yapılmasıyla tamamlayabilmiştir.

12 yaşından itibaren amcası Aşık Fezali (Behlül Baba)'den saz çalmayı öğrenen Şerif Çırık, Alevi yol ve erkanı ile tasavvuf bilgisini Şakir ve Cırık Baba'dan öğrenmiştir. Cırık Baba, saz çalıp nefesler de söyleyen bu kara kuru mahcup delikanlıya "Mahzuni" mahlasını vermiştir.
Şerif Çırık bir yandan Mahzuni mahlasıyla deyişler çalıp söylerken bir yandan da Mersin'de Astsubay Okuluna devam eder. 1960 yılında Ankara Ordu Donatım Teknik Okulu'na devam eden Aşık Mahzuni, sonunda ordudan kendini kovdurtarak istediği yaşam biçimine kavuşmuştur.

Artık Mahzuni'nin mekanı şıkları, ozanların buluştuğu muhabbet sofralarıdır. Ankara'da elinde sazı sık sık usta aşıkların sofralarına konuk olur. İsmini yeni yeni duyurduğu yıllarda Aşık Veysel ve diğer ünlü ozanlar, büyük bir kitle tarafından tanınıyordu. Mahzuni Şerif, ilk plağı "İşte Gidiyorum Çeşmi Siyahım"ı yaptığı 1967 yılında henüz yirmili yaşlarının başındaydı.

1967'den 1980'li yılların başına kadar Türkiye'de bir Mahzuni Şerif kasırgası esmiştir. İlk plağına bir sevda türküsü okumasına karşın Mahzuni asıl çıkışını Alevi tasavvufu ve yola ilişkin ne fesleri ile yapmıştır. Daha 18 yaşında İmam Hüseyin'e yazdığı mersiyesi karşısında kendisinden yaşça büyük olan ozanların takdirini kazanmıştır. Özellikle de Aşık Veysel'in. Aşık Veysel, her platformda Aşık Mahzuni'ye ilgi göstermiş ve yaşı çok genç olmasına karşın aralarına büyük bir ozanın katıldığını ifade etmiştir. Mahzuni'nin İmam Hüseyin'e yazdığı mersiye 1967 yılında bir muhabbet sofrasında Fikret Otyam tarafından kaydedilmiş ve üç yıl önce albüm olarak piyasaya çıkmıştı. Bir senfoni niteliğindeki bu eserden sonra da Mahzuni, tasavvuf konulu deyişler üretmeyi sürdürdü ve asıl ününü bu alanda yaptı.

Anadolu halk ozanlığı geleneğinde önemli bir kilometre taşı olan Aşık Mahzuni Şerif, 17 Mayıs 2002'de Köln'de Hakka yürüdü. Aşık Mahzuni Şerif son yüzyılda yaşayan halk ozanlarının kuşkusuz en ünlüsüydü. O nedenle öldüğünü haber yapan yazılı basın ve televizyon kuruluşları onu "yüzyıla damgasını vuran ozan" olarak tanımladı. Ölümü, Türkiye'de ve Türklerin yaşadığı ülkelerde büyük yankı uyandırdı. Mahzuni Şerif, hiçbir halk ozanına, sanatçıya, hatta politikacıya kolay kolay nasip olmayacak görkemli bir törenle son yolculuğuna uğurlandı.

Vasiyet
Aşık Mahzuni Şerif son iki yılında ölümünün yaklaştığını, dostlarına bildirerek vasiyetini açıklamıştır. Öldüğünde, Hacıbektaş'a pîrinin irşad ettiği topraklara gömülecek, mezarının bulunduğu topraklara bostan ekilecek, gelen geçen yolcu bu bostanlardan yiyecektir. Bu vasiyeti aynı zamanda şiirleştirmiştir de.

Media

Önceki Sonraki